DERSİMİZ ATAMIZ!

Anilarla Ataturk

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR

Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.

 

-----------------------
UŞAKLIĞI ÖĞRETEMEDİM

 

İngiliz kralı VIII. Edward İstanbul’a Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce:
- “Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!...” dedi.
Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek:
- “Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere’de zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a eğilerek:
- “Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!” dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da “vazifene devam et” emrini verdi.


 

----------------------
ATATÜRK VE KÖYLÜ

 

Atatürk, 15 Ocak1933'de yağmurlu bir günde yurt gezisine çıkmıştı. İstasyon uğurlamaya gelenlerle doluydu. Birden halkın içinden fırlayan köylü Atatürk'ün ayaklarına kapanmıştır. Yer ıslak ve çamurlu olduğundan köylünün üstü başı çamura bulanmıştı.Bu manzarayı gören Atatürk:
'' Nasılsın yurttaşım? '' diye sormuştu.
Köylü, '' İyiyim Paşam iyiyim'' diye karşılık vermişti.
'' İyi olmana sevindim. Benden ne istiyorsun? ''
'' Hayır Paşam, birşey istemiyorum! '' 
'' Niçin geldin öyleyse ? ''
'' Seni gördüm, kendimi tutamadım, ayaklarına kapanmak istedim. ''
'' Yok, sen benden birşey istiyorsun. Söyle bana, yapacağım. ''
'' Sağlığından başka bir isteğim yok Paşam. ''
 Bunun üzerine Atatürk köylüye bakarak şöyle demiştir:
'' Ben biliyorum senin benden ne istediğini. Sen beni kucaklamak istiyorsun.'' 
Bunu duyan köylünün gözleri parlar ve :
'' Evet Paşam. Gözlerim kapanmadan bir kucaklasam diyordum.'' 
Atatürk, üstü başı çamur içindeki köylüyü kolları arasına alarak yanaklarından öpmüştür. Bu sırada Atatürk'ün de üstü başı çamur içinde kalmıştır. Köylünün sevinç gözyaşları çamur içindeki yüzünden akmaya başlamıştır.

 

 
-----------------------
TÜRK OCAĞINDA ATATÜRK
1931 yılında İzmir Türk Ocağı'ndaki bir toplantıdan sonra orada bulunanlarla sohbet ederken, '' Çocuklar, tek olarak yada küçük-büyük gruplar halinde tek tek dolaşıp köylülerimizi devrimlerimiz hakkında aydınlatmak gereğini duymuyorsunuz. Bakın iki üç gerici-yobaz neler başarabiliyor. '' deyince orada bulunan gençlerden biri '' Paşam ödeneğimiz yok ki '' deyince Atatürk şunları söylemiştir: '' Köyleri dolaşmak için ödeneğiniz mi yokmuş! Bu ödeneğin nereden nasıl sağlanabileceğini Menemen gericilerinden, Laz İbrahim Hoca'dan, Nalıncı Hasan'dan, Manifaturacı Osman'dan, Sütçü Mehmet'ten öğrenin efendiler.''
Toplam 6504 ziyaretçi (9550 klik) buradaydı.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol